Koçluk seanslarında sık karşılaştığımız temalardan biri şudur:

“Her seferinde kendime söz veriyorum ama yine aynı şeyi yapıyorum.”

“Bu döngüden nasıl çıkacağımı bilmiyorum.”

Danışan değişmek ister ama davranış kalıpları hep aynı yere geri döner. Bu noktada koç olarak görevimiz, danışanı hızla çözüme taşımak değil; içinde bulunduğu döngüyü daha derin bir farkındalıkla görmesine ve o döngüyle kurduğu ilişkiyi anlamasına destek olmaktır.

Peki bu döngüler neden tekrar eder?

• Alışkanlıkların konforu: Beyin, tanıdık olanı tekrar etmeyi tercih eder. Tanıdık olan her zaman sağlıklı olmasa da güvenlidir.
• Kimlikle özdeşleşme: “Ben zaten böyleyim” gibi inançlar, değişimi tehdit gibi algılatabilir.
• Gizli bir kazanç: Bazen danışan farkında olmadan döngü sayesinde bir şeyi elde ediyordur (örneğin ilgi görmek, kontrolü elde tutmak, sorumluluktan kaçmak).

Koçlukta nasıl çalışabiliriz?

1. Döngüyü görünür kılmak: İlk adım, tekrar eden davranışın yapısını birlikte analiz etmektir. Ne zaman tetikleniyor? Hangi duygu veya düşünceyle başlıyor?

2. Döngünün işlevini anlamak: Davranışı hemen “yanlış” olarak etiketlemek yerine, “Bu sana ne sağlıyor olabilir?” sorusuyla danışanı içgörüye davet etmek gerekir.

3. Yeni seçenekler üretmek: Döngünün dışına çıkmak, bazen büyük bir değişim değil; küçük bir farkındalıkla başlar. Danışanın aynı durumda farklı bir tepki verme olasılığını keşfetmesine alan açılır.

4. Şefkatli tanıklık: Danışan döngüye tekrar düştüğünde suçluluk duymak yerine öğrenme alanı yaratmalıdır. Koç olarak burada yargısız bir şekilde sürece eşlik etmek çok kıymetlidir.

Sonuç olarak; koçlukta amaç danışanı hızlıca “doğru yola” sokmak değil, onun kendi yolunu fark etmesine yardımcı olmaktır.

Aynı döngüye tekrar tekrar dönmek bir başarısızlık değil, derinleşmeye çağrıdır.

Koçluk süreci bu çağrıyı duymak ve danışanın kendi iç sesiyle yeniden bağlantı kurmasını sağlamak için vardır.