“Hep Ben mi Değişeceğim?”: Değişimle İnatlaşan Zihinle Koçlukta Çalışmak

“Hep Ben mi Değişeceğim?”: Değişimle İnatlaşan Zihinle Koçlukta Çalışmak

“Yine mi ben? Yine mi benden beklenti var? Neden hep ben değişmek zorundayım?”

Bu cümleyi belki yüksek sesle söylemedin ama içinden birden fazla kez geçmiş olabilir. Seanslarda da sıkça duyuyorum: değişimi isteyen ama onunla inatlaşan, yorulmuş bir iç ses. Bir yanda dönüşmek isteyen yanın var, diğer yanda eski tanıdık alışkanlıklar; her ne kadar seni sınırlasalar da, bildiğin şeyin güveni başka.

İnsan zihni tanıdık olana sıkı sıkıya tutunur. Çünkü tanıdık olan, kontrol hissi verir. Yeni bir adım, yepyeni bir sen demektir… ama aynı zamanda bilinmeyen, belirsiz, hatta bazen ürkütücü bir yol. Bu yüzden çoğu zaman değişmek istiyorum deriz ama aynı kalmak için elimizden geleni yaparız ve sonra kendimize kızarız. Neden harekete geçemedim? Neden başladığım yolda geri döndüm?

İşte koçluk tam da bu iç çatışmanın içinden geçmemizi sağlar. Direncin neden orada olduğunu yargılamadan merak ettiğimizde, o direncin bile bizi korumaya çalıştığını fark ederiz. Çünkü her “yapamıyorum”un arkasında bir anlam, bir inanç, bir korku vardır ve bu farkındalık, değişimin ilk gerçek adımıdır.

Koçlukta bu noktada kendimize sorarız: “Gerçekten değişmek istiyor muyum, yoksa yalnızca sonuçlarını mı istiyorum?”

Belki daha derin bir soru: “Hayatımda neyi değiştirmek istiyorum ama aslında başkasının değişmesini bekliyorum?”

Kimi zaman danışan şunu fark eder: Onu en çok yoran şey, değişimin kendisi değil, değişimin sadece kendisinden bekleniyor olmasıdır. Oysa dönüşüm bireyseldir. Kimse adına değişemeyiz, ama kendi içimizdeki değişimi sahiplenebiliriz.

Bazı döngüler yıllarca sürer. Aynı noktaya geri dönmek bir başarısızlık değil; belki de orada hâlâ tamamlanmamış bir şey olduğunu gösteren bir işarettir. O döngüye yeniden döndüğümüzde kendimize kızmak yerine, “bu kez ne fark ettim?” diye sorabiliriz. Belki de bu, en gerçek değişimdir: Kendimize aynı yerden başka bir gözle bakabilmek…

Eğer sen de aynı kalmakla değişmek arasında sıkıştığını hissediyorsan, bu çok insanca. Bu yalnızca senin değil, hepimizin hikâyesi. Ama belki de bu kez bu hikâyeye başka bir yerden bakmak mümkün. Çünkü değişim bir savaş değil. Bazen sadece durup iç sesini duymayı seçmektir.

PCC ICF